-
30.05.2013 *Neme Design Blog yazısı
Şöyle deniyor ki; modern tasarım tarihi, sırasıyla form-içerik-bağlamın (form-content-context) öne çıktığı üç aşamada ele alınabilir.
Şu an içinde bulunduğumuz üçüncü safha, tasarım camiasının iddialarına bakılırsa üretim-tüketim arasındaki sınırları silikleştirerek yeniden ele alan, open ended/açık uçlu süreçler ile katılımcı bir yapıya izin veren bir dönem.
Dijital teknolojilerin getirisi olarak da görülen bu yaklaşımın temellerini önce open source/açık kaynaklı yazılım programlarında görmüştük, görüyoruz. Herkesin kullanımına açılan, kullananların üzerinde değişiklik yapabilecekleri ve bu şekilde gelişeceği öngörülen; copyleft ile bu açıklılık halinin ve gelişimin sürdürülmesinin garanti altına alındığı bir felsefesi var bu hareketin.
Açık tasarım/open design hareketinin de derdi benzer. Açık tasarımın doğumuna gelene kadar bu felsefenin üç arketipinden bahsediliyor. Sırasıyla open innovation, open source ve open design. Bunlar yine sırasıyla “bilgi”, “gelişim” ve “üretim”le bağdaştırılıyor. Başka anahtar kelimelerle de “incele”, “değiştir” ve “kullan” olarak sıralanıyor.
Açık tasarım kavramı akademik metinlerde yer aldığı şekliyle, tasarım objesinin net bir tanımının ortadan kalktığı; tasarımın ve tüketimin artık bir sürece veya performansa işaret ettiği bir dönemin çocuğu olarak tariflenmekte.
Açık tasarım oldukça taze bir hareket olduğundan, farklı kaynaklarda farklı yaklaşımlar bulmak mümkün.
Sadece, cnc ile üretimi mümkün olacak şekilde gerçekleştirilen tasarımın bilgisayar çizimlerinin internet üzerinden paylaşılması olarak yaklaşan da var, yani isteyen çizimi verilmiş tasarımı alıp ürettirip evine koysun diyen. Ki bunu söyleyen eğer satış yapmak isteyen olursa payımı isterim diye ekliyor. Kendisi ne kadar açık tasarım manifestosunu yazdım dese de “açık tasarım” kanaatimizce bu değil, olmamalı. Bu sebepten de isim ve link vermeyi reddediyoruz, açık tasarımı benzer şekilde gerçekleştirmeyi planlayan varsa onlara da gözdağı verdiğimizden emin, bahsedip geçmiş olalım.
Geçtiğimiz sene 1. İstanbul Tasarım Bienali’nde tanıştığımız open source ecology hareketinden daha önce de bahsetmiştik. Sürdürülebilir bir uygarlık kurmak gibi büyük bir iddia ortaya atan yaklaşım ise -hem iddiaları hem de tasarımları tartışılabilir olsa da- kesinlikle açık tasarım için sevdiğimiz bir örnek.
Daha başkaları için ünlü projelerden Fab Lab ile kendi kendini üreten üç boyutlu yazıcı Rep Rap kesinlikle incelenebilir duruyor, ki en kısa zamanda bunlarla ilgili de bir şeyler yazacağız, ve keşfettiğimiz diğerleriyle ilgili. Reprap projesinden bahsetmişken üç boyutlu yazıcıların açık tasarım hareketi için öneminin büyük olduğunu da ekleyelim. Çünkü 3D printing teknolojisi üretim noktasında tasarıma ufuk açıcı ciddi bir katkı yapıyor ve deneysel işlere alan açıyor, o da geniş geniş tartışacağımız başka bir yazının konusu olsun madem.
not : Bu post her türlü müdahaleye; geliştirmeye, değiştirmeye, yanlışlanmaya ve tabi ki doğrulanmaya ve desteklenmeye açıktır. Yeri geldikçe müdahale ediniz.