12 Haziran 2012 Salı

NÜFUS CÜZDANI; Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanı Örneği Üzerinden Bir Değerlendirme

Kimlik Kartlarının Tarihsel Gelişimi

Nathon Allonby (2009), kimlik kartının tarihsel gelişimine değindiği makalesinde, ilk kez Napolyon’un Fransa’da kullanıma soktuğu kimlik kartının modern kimlik kartı sistemlerinin atası sayılabileceğini belirtir. Ekonomide istikrarı sağlamaya yönelik olarak uygulamaya konulan kimlik kartları, işçilerin iş değiştirirken işverenin iznine zorunlu kalmalarını sağlayarak ülkedeki işgücünü; vize uygulaması ile ise işçi sınıfının yer değişimini kontrolde tutmayı öngörüyordu.


İşe başlayan işçilerin kimlik kartlarını işverene teslim etmeleri gerektiğinden, işten ayrılırken de yeni bir işe girmek için bu kartı işverenden geri almak zorundaydılar. Bir anlamda işe girerken kimliklerini teslim etmiş ve işverenin mülkü haline gelmiş oluyorlardı. Bu durumda haber vermeden seyahat etmelerinin, ikamet değiştirmelerinin de önüne geçilmiş oluyordu. Benzer bir durum günümüzde de insan kaçakçılığının yoğun olduğu ülkelerde göçmen işçilerin pasaportlarına bazı çeteler tarafından el konulmasıyla onların istedikleri kötü koşullardaki işlerde çalışmak zorunda bırakılmaları şeklinde gerçekleşmektedir (Allonby, 2009).

Kimlik kartı uygulamaları, Nazi Almanyası’nda bir taraftan vatandaşları ayırtetmek, sınıflandırmak için; diğer taraftan sosyal hakların kullanımına yönelik olarak farklı boyutlar kazandı. Mao ise Çin’de Napolyon’un işçilerin iş değiştirmesinin ve dolaşım serbestliğinin izne bağlanmasının öncelendiği bir mantıkla hareket etti. Kimlik kartını genişleterek, okul döneminden itibaren kişisel bilgilerin tutulduğu bir kitapçığa dönüştürdü (Allonby, 2009).

Kenzie Williams ise kimlik tanıtım kartlarının tarihi metninde, savaşın etkisine değinir. Amerikan Sivil Savaşı sırasında hayatını kaybeden askerlerin çoğunluğu tanınamadığı için “bilinmeyen” ismiyle gömülmektedir. Bu durumdan rahatsız olan askerlerin isimlerini kağıtlara yazarak ceplerine sıkıştırdığına değinen metin, 1865’te savaş sona erdiğinde askerlerden %42’sinin “bilinmeyen” olarak gömülmüş olmasının yarattığı etkinin, kimlik belirten künyelerin kullanımının zorunlu hale gelmesine vesile olduğunu söyler.

Dünya’da Kimlik Kartları

Bugün Dünya’da birçok ülkede nüfus cüzdanının kullanımı söz konusudur; ancak bazı ülkelerde zorunluyken bazı ülkelerde isteğe bağlı olarak edinilir. Kimliği doğrulamak için nüfus cüzdanı yerine en çok kullanılan ise sürücü belgesi ve pasaport olarak sıralanabilir.
Ulusal nüfus cüzdanları (National ID cards), sahip olan kişilerin o ülkede yasal olarak bulunduklarını, çalışma, sağlık hizmetlerinden yararlanma, eğitim ve bunun gibi haklara sahip olduklarını gösterir.

David Lyon (2004), nüfus cüzdanlarının varlık nedenini savunmak için kullanılan üç ana tezden bahseder: terörizmi bertaraf etme, dolandırıcılığa karşı önlem ve göçü kontrol altında tutma. İlki güvenlik ve korku, ikincisi yönetimsel ve denetimsel, üçüncüsü ise yasal yerleşme ile ilgilidir. Bu üç durumda da nüfus cüzdanıyla gerçekleştirilen eylem ise devletin kişileri –ayrımcılığa ve önyargılara kapı açan- kategorilere bölerek ayırtedebilir hale getirmesinden başka bir şey değildir. Lyon (2004), elektronik veritabanları üzerinden örgütlenen yeni kimlik kartlarında kontrolün sıkılaştırılmasını 9/11 ile ilişkilendirerek, terör korkusunun şimdiye kadar dirençle karşılaşan nüfus cüzdanlarının kabul görmesinde çokça etkili olduğunu söylerken, nüfus cüzdanlarının terörle mücadelede gerçekten etkili bir yöntem olduğu konusunun ise tartışmalı olduğunu belirtir.

Lyon (2004), günümüzde söz konusu olan biometrik fotoğraflı kimlik kartlarından bahsederken, bu kimlik doğrulama çalışmalarının çok eskiye dayandığını da ekler. Antik Mısır’da çamur üzerine parmakizi baskıları, 19. yy’da Hindistan’da anlaşmalarda kullanılan avuçiçi baskıları ve Fransa’da müzmin suçlular için uygulanan antropometrik çalışmalar mevcuttur.

Ancak nüfus cüzdanının mantığını yorumlarken kimlik doğrulama işleminin ötesini görmek gerekir. Çünkü Lyon’un verdiği örneklerde suçlunun, ya da bir anlaşmanın taraflarının işaretlenmesi gibi bir durum söz konusu olurken; nüfus cüzdanının varlığı, kişinin izlenebilir hareketleriyle, devlet tarafından bir takip mekanizması içine yerleştirilmesi anlamına gelir.

Lyon (2004), ayrıca devletin verdiği kimlik kartını aile ve geleneklerin belirlediği kimliğin dışında genelgeçer ve sabit bir kimlik oluşturulması olarak tanımlarken, bu durumun kimlik tanımının tekelleşmesi demek olduğunun da altını çizmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Nüfus Cüzdanı

1927’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk nüfus sayımı yapılır, herkes kayıt altına alınır ve hemen ertesinde 1928 yılında herkese 32 sayfalık Osmanlıca bir nüfus cüzdanı hazırlanır. 1929 yılında ise latin alfabesine geçilmesiyle 1991 yılına kadar kullanılmaya devam edilecek olan yapraklı nüfus cüzdanına geçilir. Bu nüfus cüzdanında askerlik bilgisi de dahil bir çok bilgi yer almaktaydı. 1976 yılında kadın ve erkek nüfus cüzdanları için iki farklı renk uygulaması başlarken, nüfus cüzdanları 2000 yılında TC kimlik numarasının verilmesinin ardından şu an kullandığımız haline dönüşür. Önümüzdeki dönemde ise çipli nüfus cüzdanlarıyla parmakizi gibi bilgilerin yer aldığı daha küçük boyutlarda yeni bir şekil alacağa benziyor.

İçişleri Bakanlığı’nın sitesi, değerli kağıtlar kapsamında değerlendirilen nüfus cüzdanını, “kişinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu kanıtlayan resmi belge” olarak tanımlıyor.

Tasarım ve İçerik

Nüfus cüzdanını fiziksel özellikleriyle tanımlarsak; kişinin sürekli yanında taşımak zorunda olduğu, ancak boyutları nedeniyle cüzdana sığmayan; geçerli olabilmesi için yıpranmamış, zarar görmemiş olması gerekirken malzemesi nedeniyle yıpranmaya çok müsait; üzerinde yazanlardan bir bölümüyle ilgili hiçbir fikri olmamasına rağmen kişinin kimliği olarak başvurulan; ayırtedici olduğu iddia edildiği halde herkes için standart boyutta ve cinsiyete göre iki renkte olmak üzere kişiyi bir topluluğun parçası yapmaya yarayan bir parça kağıt denilebilir.

Üzerinde yer alan bilgilerden en çok tartışmaya yol açanlardan biri din hanesi ise, diğeri de kan grubu hanesidir. Tartışma iki hanenin karşılaştırılması üzerinden yürümekte; din hanesinin olmaması gerektiğini savunanlar asıl önemli olan kan grubu hanesinin ise boş bırakılmasını eleştirmektedirler. Din hanesinin, kişinin bir tanıdığı/yakını olmadan ölmesi durumunda nereye gömüleceğine karar verilebilmesi için gerekli olduğu söylenmektedir. Kan grubu hanesinin ise nüfus cüzdanı ilk verildiğinde boş bırakılmasının bu hanede yapılacak bir hatanın ölümcül sonuçları olacağı için mantıklı bulanlara rastlamak mümkün. Bir forum yazarı ise bu ikili durumdan ülkede “önemli olanın olası bir kaza anında kişiye kan bulunmasının değil, kendisine yakışacak bir cenaze töreni yapılmasının” çıkarılabileceği sonucuna varmış.

Anayasada kimsenin ibadetini ve inancını açıklamaya zorlanamayacağı açıkça belirtilmişken, devletle kurulan ilişkide ve toplumsal alanda kişinin sürekli kullandığı nüfus cüzdanının üzerinde dini hanesinin bulunması anayasayla çelişir.

Bunun yanısıra, isim hanesi de dahil olmak üzere bütün haneler doğumuyla birlikte kişiye dışarıdan verilen kimlikler olarak tanımlandığında, dini hanesinin diğerlerinden bir farkı olmadığını savunanlar da vardır. Bu hanenin, vatandaşları müslüman ve gayrimüslim olarak, hatta onları da kendi için sınıflandırdığından ayrımcılığa neden olduğu iddia edilebilirken, kişilerin soyunu belirten soyadı da aynı ayrımcılığa kapı açabilir.

Lyon’un (2004) da makalesinde belirttiği gibi kimlik kartlarındaki kategorileştirme, sınıflandırma dini hanesi olmayan diğer ülkelerde de Türkiye’de olduğu gibi etnik, dini ve diğer kökenlere dayanan bir ayrımcılığa ulaşır.

Buna bakarak, nüfus cüzdanlarına yeni eklenen kimlik numarası hanesinin –kişilere bir anlam ifade etmeyen sayılardan oluşmasına rağmen- kişiyle kurduğu ilişkinin diğer hanelerden daha farklı olmadığı söylenebilir mi? Kimlik numarasının en büyük getirisinin ve farklı bir açıdan da götürüsünün, tek bir numara üzerinden kişinin bütün bilgilerine ulaşma potansiyeli sağlamasıdır. Bu numaraya dönüşme ve numara üzerinden bütün bilgilere ulaşma hali, barkod mantığını hatırlatmaktadır. Kimlik numarası, gelecekten bahseden filmlerde de sıkça kullanıldığı üzere, kimlik kartının vücudun bir parçası haline gelmesinin bir aşaması olarak düşünülebilir mi? Verili durumda vücudun dışında bir kağıt parçası olan belgenin, vücuda entegre olmasıyla toplumsal kimliğin içselleşmesinde bir rol oynayıp oynamayacağı ise ayrı bir tartışma konusu olabilir.

İçerikten bahsetmeye devam edecek olursak, nüfus cüzdanındaki bilgilerin doğruluğu konusu üzerinde durulabilir. Bir forum yazarı, nüfus cüzdanlarının yanlış bilgilerle dolu olduğunu iddia ederken, evlenen kadınların nüfus cüzdanlarının uğradığı değişimin ise yabancılaşmayı kat be kat arttırdığını söylemektedir. Nüfus cüzdanının arka kısmında yer alan kayıtlı olduğu il ilçe ve benzeri hanelerin zaten kayıtlı olunan babanın kütüğüne göre yapıldığı ve çoğu zaman bu yerlerin kişi tarafından bilinmeyen yerler olduğu açıktır. Evlenen kadın için ise bu durum farklı bir seviyeye yükselir. Bağlı olduğu kütük babasından bir başka erkeğe devrolan kadının bütün bilgileri yeni nüfus cüzdanında değişir. Başka bir ailenin ağacına geçerken tarihini de değiştirmiş olur. Evlenene kadar geçen süreçte toplumsal bir kimlik edinmiş kadın, evlenmeyle birlikte soyadını yani adının bir parçasını değiştirmekle kalmaz, nüfus cüzdanı yani onu toplumsal alanda tanımlayan kağıdın büyükçe bir kısmını değiştirmek durumunda kalır.

Kişiyle kurduğu ilişki üzerinden değerlendirilmesi

Nüfus cüzdanının bir değerli kağıt olarak, hem kişiyle kurduğu doğrudan bir ilişkiden, hem de kişinin çevreyle kurduğu ilişkide bir aracı görevinden bahsetmek mümkündür.
Nüfus cüzdanı kişiyi yer aldığı toplum, toplulukla tanımlayan, onun kurallarıyla yaşadığını ve yargılanacağını gösteren belgedir. Kişiyi tanımlamaktan ziyade, toplum içinde ona bir konum kazandıran yani onu ‘çevresiyle anlamlı hale getiren belgedir’ denilebilir.

Kişi kendi olduğunu kanıtlamak için nüfus cüzdanını daima yanında taşımak zorundadır. Adeta bedenin bir parçasıymış gibi, onun varoluşunu kanıtlayan, ancak bedeninin dışında ve gerçekte kişiyi tanımlamakta yetersiz ve bazen de hatalı bir kağıttır. Bu kağıtla aslında kişi kimliğini bir toplumsallığa teslim eder, bu bütünün içinden konuşmaya başlar. Kendini kabul ettirmek, yani bir nüfus cüzdanına sahip olmak, aynı zamanda onun kurallarını da kabul ederek yaşamayı getirir.

Nüfus kağıdını kaybetmek de bu nedenle kişi için endişe verici olabilir. Kişinin nüfus cüzdanından ayrı kaldığında tedirginlik hissetmesi normaldir. Bu durum nüfus cüzdanının onu tanımlıyor olmasından ziyade ona sosyal alanda varolma, yaşama hakkı kazandırmasından kaynaklanır. İnternette nüfus cüzdanının kaybolması ve yeniden çıkarılmasıyla ilgili bilgi veren bu kadar çok sayıda sayfa olması bu endişe ile açıklanabilir.
Nüfus kağıdını kaybetmenin tedirginliği sadece ona olan ihtiyaçtan değil, ayrıca onun tek başına yani kişi olmadan da bir değer taşımasından da kaynaklanır. Nüfus cüzdanı kişinin yokluğunda da oymuş gibi davranabilir. Hatta kişi kendi olduğunu ispatlayamazken nüfus cüzdanı ispatlayabilir. Nüfus cüzdanının kaybı, kağıdın sadece bir bedene ihtiyacı olduğu tespitiyle, o kişinin yerine geçeceği bir senaryo kurgulamak mümkündür. Örneğin bir suç mahalinde bulunan kimlik, kişinin orada bulunmuş olması sonucuna götürür ki bu da adını şüpheliler listesine yazdırır. Yani kişi kendi bedeni dışında kimliğinin de nerede bulunduğundan haberdar olma sorumluluğunu taşır.

Nüfus cüzdanı, devletin gözünde olduğu gibi toplumda da kişinin yerine geçebilir. Örneğin, kimlik kartıyla girilen bazı özel alanlarda, kişinin nüfus cüzdanını kapıda bırakması ziyaretçi kartı alabilmesi için yeterli olur. Anlaşılan o ki beklenilen, kişinin kendi kimliğini kapıda bırakmış olduğu ve bundan sonra ziyaretçi kimliğiyle hareket edeceğidir. Benzer şekilde bir lokantada hesabı ödeyemediğinde yine rehin olarak nüfus cüzdanını bırakmak güven kazanmak için yeterli olur ve sorunu çözebilir.

Nüfus cüzdanına sahip olmayan bir birey ise toplum için bilinmezdir ve bu nedenle de tehdit unsurudur. Öyle ki nüfus cüzdanı yanında olmayan kişi polis tarafından gözaltına alınabilir.

Sonuç Yerine

Bianet’teki 22 Ekim 2010 tarihli haber, Türkiye’de seks işçilerine nüfus hüviyet cüzdanı yerine hüviyet muayene cüzdanı verilmesini konu ediyor. Habere göre:
“Tüzüğün 22. maddesi, hayat kadınlarının nüfus kağıtlarına el konularak vesikaya bağlanmasını düzenliyor. Buna göre, seks işçisi olarak çalışmaları uygun görülen kadınlar için bir belge düzenleniyor. Nüfus cüzdanları da bu belgeye ekleniyor ve yerine özel bir "hüviyet muayene cüzdanı" veriliyor. Seks işçisi kadınlar, her türlü resmi işlemlerinde nüfus cüzdanı yerine bu özel "hüviyet muayene cüzdanı"nı kullanmak zorunda kalıyorlar.”
Nüfus cüzdanının toplumsal alanda ve devletle ilişkiye girilen her noktada resmi işlemlerde kullanıldığı gözönüne alındığında, böyle bir kararın kişileri teşhir etmekten başka anlamı olmadığı açıktır. Haberde bu durumun çocuklarını okula kayıt yaptırırken, çocukların da anneleri üzerinden kategorileştirilmesi sonucu doğurduğu belirtilirken; bu durum aslında herkes için her an devletin verdiği nüfus cüzdanı aracılığıyla kişileri kategorileştirmesi olarak da genişletilebilir.

Sonuç olarak nüfus cüzdanının ilk ortaya çıkışındaki işgücü ve işçilerin seyahat hakkı üzerinde bir kontrol ve takip mekanizması kurma amacından uzaklaşmadığını, hatta bunun kart basılan ya da parmakiziyle işbaşı yapılan işyerlerinde farklı bir boyuta taşındığını söylemek mümkündür. Hatta zamanla bu kontrol mekanizmasının daha yaygın bir şekilde hayatın her alanına girdiği, kişisel bilgilerin ise bir merkezde elektronik olarak toplanmasıyla denetim mekanizmasının güçlendiği sonucuna varılabilir.

Kaynaklar
Lyon, D. (2004). Identity cards: social sorting by database. Oxford Internet Institute, Internet Issue Brief No. 3.
Lyon, D. (2007). National ID Cards: Crime-Control, Citizenship and Social Sorting. Policing 1 (1): 111-118.doi: 10.1093/police/pam015.
Allonby, N. (2009). ID Cards - an Historical View. Global Research Articles. Retrieved from http://www.globalresearch.ca/index.php?context=va&aid=15231. Haziran 2012.
Williams, K. (2010). The History of Identification Cards. http://ezinearticles.com/?The-History-of-Identification-Cards&id=3765530. Alındığı tarih Haziran 2012.
[http://www.haberler.com/nufus-cuzdanlari-degisiyor-3163717-haberi] Alındığı tarih Haziran 2012.
[http://bianet.org/bianet/emek/125612-seks-iscileri-fislenmek-degil-guvenceli-is-istiyor] Alındığı tarih Haziran 2012.
[http://www.nvi.gov.tr/Hizmetler,Nufus_Cuzdani.html] Alındığı tarih Haziran 2012.

Yararlanılan Forum Siteleri
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=n%C3%BCfus+c%C3%BCzdan%C4%B1
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=n%C3%BCfus+c%C3%BCzdan%C4%B1ndaki+din+hanesi
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=kafa+ka%C4%9F%C4%B1d%C4%B1nda+kan+grubu+bo%C5%9Fken+dinin+dolu+olmas%C4%B1&nr=y&pt=kafa+kagidinda+kan+grubu+bosken+dinin+dolu+olmas
http://www.itusozluk.com/goster.php/n%FCfus+c%FCzdan%FDnda+din+hanesi+bulunmas%FD
http://www.itusozluk.com/goster.php/n%FCfus+c%FCzdan%FD
http://www.uludagsozluk.com/k/n%C3%BCfus-c%C3%BCzdan%C4%B1ndaki-dini-hanesi/

EŞYA VE NESNELER SOSYOLOJİSİ dersi ödevi - MSGSÜ, 12.06.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder