17 Kasım 2015 Salı

EVİN DÜZENİ

Ev, kişinin gönüllü olarak en çok vakit geçirdiği mekanlardan biri olduğundan bedene sık yaptırdığı hareketler ile bedenin biçimini etkiler. Evin düzeni, kişinin evin içindeki hareketini, stratejisini belirler. Bu nedenle, evin içi de dışı gibi iktidarın tahakkümünden bağımsız olamaz. Öte yandan değişen hayatımızla birlikte yeniden yeniden kurduğumuz evimiz, çevremizi saran diğer yönlendirmelerden bağımsız kalamasa da, dışarı ile belli bir mesafe koyabilen, bize dönük mekanımızdır. Bu açıdan düşünüldüğünde ise evin, kurduğumuz düzen ve içinde hareket ederken geliştirdiğimiz stratejiler ile hem zihnimizi hem bedenimizi gönüllü şekillendirdiğimiz yer olduğu söylenebilir.

İkinci Dünya Savaşı sırasında etkili olan, endüstri sayesinde çok sayıda ucuza üretilebilecek, böylece herkesin erişebileceği işlevsel, süsten arındırılmış ürün tasarımlarını yücelten Good Design hareketi ev içi düzeni ve mobilyalar için standartlar önerir. İngiltere'de 1942'de "The Utility Furniture Advisory Committee" kurulur. 1943 yılında ev içindeki mobilyalar için bir "Utility Furniture Catalogue" hazırlarlar. Bu standartlara göre olması gereken ev ve oda düzenlerini 1942'de Londra'da yapılan "Utility Furniture Exhibition"da sergilerler. Buna göre içinde sandalyeleriyle yemek masasının konumlandırıldığı yemek odası, oturma grubunun yer aldığı oturma odası, tezgah ve dolaplar ile mutfak ve yatak odası belirli kurallar ile tanımlanmıştır (Şekil 1). 1941'de İngiltere'de kıyafetler için hazırlanan "Utility Clothes" şeması da, mobilya katalogu ile aynı nedenlerle, savaş sonrasında tüketim ürünlerine ihtiyacın artması ve iş gücünün verimli kullanılması gerekliliği sebebiyle, erişilebilir fiyatlarda kaliteli kıyafetlerin üretilmesini teşvik etmek iddiasını taşımaktadır. Tarihsel durum, hem ev içi mekanın düzenini, hem de bedeni saran kıyafetlerin tasarımını benzer endişeler ile düzenleme ihtiyacı doğurmuştur. Bu durumun yalnızca bu dönem için geçerli olmadığı, mobilya ile kıyafetlerdeki tasarım açısından değişimlerin beraber yürüdüğünü başka tarihlerde de görmenin mümkün olduğunu söyleyebiliriz.
Ev içinin düzenlenmesine yönelik öneriler önceki dönemlerden bağımsız değildir. Endüstriyel üretimin ve savaşın etkisi ile düzende ve mobilyalarda kimi değişikliklere gidilmiştir. Görsellerde görülen bu düzenlemeler, bugünkü ana akım ev içi düzenlemesinde de halen neredeyse aynı biçimiyle geçerliliğini korumaktadır. Örneğin teknolojik değişim ile bütün evlere giren masaüstü bilgisayarlar hala bir çok evin düzeninde kendine yer bulamamaktadır. İngiltere'de o tarihlerde hazırlanan bu kataloglarda "herkes"in temelde ihtiyaç duyacağı sabitler belirlenmiş ve ev eşya grupları oluşturulmuş olmalıdır. Bugün bu ürün gruplarının setler halinde satılması, odalara bölünerek zaten bir düzen dayatan evin, oda içi düzeninin de az çok belirlenmiş olması, evin işlevi ve gündelik hayat için aynılaştırıcı bir etki yapmaktadır. Evin üzerimizdeki görsel etkisiyle birlikte; bu çok vakit geçirdiğimiz mekanda hareketimizi engelleyen veya yönlendiren unsurlar olarak mobilyalar, bedenimizi kullanma alışkanlıklarımızı da belirlemektedir. Bu nedenle de tasarlanmış mobilyaların ve özellikle mobilya gruplarının bedenimize yapılan müdahaleler anlamına geldiğini ve bedenimizi biçimlendirdiğini söylememiz mümkündür.

Evin düzeni, evin odalara bölünmesi ve odaların da adlandırılmasıyla başlar. Bu temel yapıyı alt üst edebilen örnekleri öğrenci evlerinde görmek mümkündür. "100 Yılda 100 Ev" projesi, Ankara'da ODTÜ yakınındaki Yüzüncüyıl semtinde bulunan öğrenci evlerinden 100 tanesinin, evde yaşayanlar ile birlikte fotoğraflandığı bir çalışma sunmaktadır. Buradaki evler, özellikle salon olarak konumlandırılan odanın farklı düzenlemeleri ile ortak alana çeşitli yaklaşımları sergilemektedir. Birbiriyle uyumsuz toplanan eşyalar, zaman zaman klasik düzene öykünerek yerleştirilmeye çalışılmıştır. Örneğin salonda konumlandırılan televizyon için kitaplıklı çalışma masası, Şekil 2'deki soldaki fotoğrafta, sehpaya dönüşmüştür. Ortadaki fotoğrafta ise salonun ortasına yerleştirilmiş uzun bir masa ile, odanın düzeninin kimi zaman kullanıcı ihtiyaçlarına göre şekillendiğini, yemek odası ile çalışma alanını birleştiren melez bir karakter kazandığını görüyoruz. Salon sağdaki fotoğrafta ise, başka bir evde görülemeyecek denli boşluklu bir alan olarak da karşımıza çıkabiliyor. ODTÜ'de okurken aynı semtteki öğrenci evimde ortada bulunan kapı ile iki bölüme ayrılmaya yatkın geniş salonumuzu, 2+1 evde 3 kişi kalmaya karar verince biz de iki parça gibi düşünerek düzenlemiştik. Ev arkadaşlarımdan birinin yerleştiği salonun yarısı; televizyon, araç lastiği gibi atık malzemelerle yapılmış orta sehpa ve iki koltuktan oluşan ortak alan olan diğer yarıdan bakıldığında bir tiyatro sahnesine benziyordu. Öğrenci evinin verdiği esneklik tek bir mekanda özel alan ile ortak alanı birlikte düzenlememize izin vermişti.

Son olarak Metin Yeğin'in Şanlıurfa Viranşehir'de yürüttükleri ekolojik komün yerleşimi projesine bakarsak; hem evin içindeki düzenin hem de inşa edilecek evler arasındaki ilişkinin, cinsiyet rolleri ve toplumsal ilişkileri de etkileyecek biçimde düzenlenmesine dair çaba gösterildiğini görürüz. Yeğin, komündeki evlerin mimarisine, gelecekte burada yaşayacak olan kişilerce kolektif karar verildiğinden bahseder. Bianet'in haberinde kadınların ev içinde fazla vakit geçirdikleri mutfağın salon ile birleşik olmasına karar verdiklerinden söz edilmektedir (2). Odalarda yapılacak bu düzen değişikliğinin kadınları ev içinde daha görünür kılması ve görünür hale gelen kadının hareketlerini etkilemesi muhtemeldir. Yeğin, gezi parkı forumları döneminde Üsküdar Doğancılar Parkı'ndaki toplantıya katılmış, söyleşinin bir yerinde aynı projeden bahsetmişti. Burada, her ne kadar kolektif kararlarla tasarlanacak yeni bir yapı kurmaya çalışsalar da, alışkanlıkların, örneğin kadının mutfaktaki rolünün fazla olması gibi sabitlerin yıkılamadığını söylemişti. Evlerarasındaki ortak alanların arttırılması gibi daha açık yapıdaki mimari öneriler ise bir dirençle karşılaşıyordu. Bütün bu tartışmalar ve kimi sabitler konusunda aşılamayan direncin, yaşam biçimimizi, hareketlerimizi ve davranışlarımızı belirleyen kurulu düzenin gücünden kaynaklandığını düşünüyorum. Bu anlamda, atfettiğimiz tüm olumlu anlamlar ile sığındığımız mekanımız olan ev, sahip olduğu kurulu düzenin gücü ile bizi evcilleştiren yer olarak işlev görüyor.

Kaynaklar
(1) Utility Furniture ve Clothes paragrafında yararlanılan online kaynaklar:
www.hullcc.gov.uk/museumcollections/collections/storydetail.php?irn=233&master=455
www.makingthemodernworld.org.uk/stories/the_rise_of_consumerism/01.ST.05/?scene=4
en.wikipedia.org/wiki/Utility_furniture
(2) "Viranşehir'de Komün Kuruluyor" 21 Şubat 2011. BİA Haber Merkezi, Ekin Karaca'nın haberi. kaynak: bianet.org/bianet/toplum/128038-viransehir-de-komun-kuruluyor

Diğer Okumalar:
Baudrillard, J. (2014). Nesneler Sistemi. Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi. Çeviri: Oğuz Adanır
Bilgin, N. (1991). Eşya ve İnsan. Gündoğan Yayınları.

Melike Mühür (20.10.2015)
Beden ve Mekan Temsilleri dersi ödevi- MSGSÜ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder